28 Haziran 2012 Perşembe

Türkiye ile Suriye arasında savaş çıkarsa...

Sabah Gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, Suriye ile yaşanan "jet krizi" sonrası iktidar kulisindeki son durumu yazdı ve kritik noktalara dikkat çekti. Yaz tatiline girmeye hazırlanan TBMM'de, iktidar kulisindeyiz. Telefonlar susmak bilmiyor. Adana, Gaziantep, Kilis, Osmaniye, Şanlıurfa'dan arayan arayana. Milletvekilleri, bir yandan vatandaşın "Ne olacak?" sorusuna cevap vermeye diğer yandan jet krizinin arka planını öğrenmeye çalışıyor. Yöre esnafı tedirgin. "Aman çatışma çıkmasın, işlerimiz durur!" diyor. İşte bu mesaj trafiği Ankara'nın, Esed rejiminin saldırganlığına karşı vereceği tepkinin ana hatlarını belirliyor... "Ekonomi boyutu, terör riski, Müslüman ülkeyle çatışma ihtimali, Ortadoğu dengeleri, Türkiye'nin bölgesel imajı, Esed'i destekleyen ülkelerin hesabı" ayrı ayrı masaya yatırılıyor. Son 72 saat içinde gerek Başbakanlık'ta gerekse Genelkurmay'da stratejik analizler de yapılıyor. Kimliği belirli, silahsız Türk keşif uçağını düşmanca tutumla vuran füze bataryalarının nokta operasyonla imha edilmesi seçeneği bile değerlendiriliyor! İşte burası çok önemli. "Tetiği çekeni değil çektireni gözeten bu yaklaşım" anlık tepki verilmesi yerine soğukkanlı tavır almayı gerektiriyor. "Esed'in ve arkasındaki güçlerin oyun planını bozalım. Yerini, zamanını ve yöntemini bizim tayin edeceğimiz misillemeye hazırlanalım" görüşü ağır basıyor. *** Şu bir gerçek ki Türkiye ile Suriye arasında bir savaş muhtemelen kısa süreli olur ama etkileri yıllarca sürer. * Ankara'nın "Yumuşak güç" politikası sarsılır. * Arap Baharı coğrafyasında "ilham kaynağı Türkiye" algısı tersine döner. * Tasfiye sürecindeki Beşar Esed'in siyasi ömrü uzayabilir. * Dikkatler, Suriye'deki katliamlardan Türkiye'yle gerilime çevrilir. * Doğu Akdeniz ısınır. Tek taraflı manevrayla Kıbrıs açıklarında İsrail'le ortaklaşa doğalgaz arayan Rum Yönetimi'nin, "Türkler kaba kuvvet yanlısı" tezi prim yapar. * Kürecik'teki NATO radar üssü nedeniyle rahatsızlığını gizlemeyen İran, Irak, Lübnan ve Suriye'yi kapsayan "şia ekseni" pekişir. * Soğuk Savaş döneminden bu yana Afganistan, Irak ve Libya'yı kaybeden Rusya, "sıcak denizleri kontrol" çabasıyla Esed'e daha fazla sahip çıkar. * Rusya, hem İncirlik'i ve Kıbrıs'ı hem de enerji koridorlarını kontrol ettiği Lazkiye'deki deniz üssünü büyütüp, bölgeye iyice yerleşir. * İsrail, Esed'in yerine ikame edeceği kukla yönetimi bulana kadar mevcut statükodan yana duruş sergiler. Haberin kaynağı » samanyoluhaber.com

7 Haziran 2012 Perşembe

Erdoğan: Kürtaj cinayettir

Başbakan Erdoğan nüfus konferansında bir konuşma yaptı. Sezaryanla doğuma karşı olduğunu söyleyen Erdoğan, "Kürtajı cinayet olarak görüyorum" dedi. Erdoğan, konuşmasında Suriye'deki olaylara da değindi. İlişkili fotoğrafları göster Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kürtajın cinayet olduğunu söyledi. Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programının uygulanmasına ilişkin 2012 Uluslararası Parlamenterler Konferansı oturumuna katılan Erdoğan burada bir konuşma yaptı. Sezaryenle ilgili doğumlara karşı olduğunu hatırlatan Erdoğan, kürtaj ile ilgili ise sert ifadeler kullandı: "Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Buna kimsenin müsaade etme hakkı olmamalı. Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz ha doğduktan sonra öldürürsünüz. Hiçbir farkı yok." 'MAÇ SEYRETMİYORUZ' Erdoğan, konuşmasında Suriye'de yaşanan olaylara da değindi, şiddette kayıtsız kalınmasını sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, konuyla ilgili şunları söyledi: "Biz futbol maçı seyretmiyoruz beyler. Bir dramı, bir trajediyi, maalesef izlemek zorunda kalıyoruz. Burada çocuklar, savunmasız kadınlar, yaşlı insanlar öldürülüyor. Boğazları kesilerek öldürülen insanlar var burada. Bunu mu izleyeceğiz? Bunu mu seyredeceğiz? Buna kimse 'Ben duymadım' diyemez, duyarsız kalamaz. Elini uzatmak durumundadır ve buna mecburuz." Bugün birçok ülke, gelişmiş insan hakları, ileri standartlarda demokrasi ve yüksek refah seviyesiyle yaşarken, maalesef farkına varmadan, sınırlarına sanal duvarlar çekebiliyor. Kendisi için, kendi halkı için, evrensel insani değerleri, demokrasiyi ve refahı bir hak olarak gören ülkeler, yanı başlarında ya da yakın coğrafyalarda yaşanan trajedileri, adeta bir gerilim filmi izler gibi sadece izlemekle yetinebiliyor."