7 Ağustos 2012 Salı

ILLUMINATI AND PICTURES

AYDINLATILMIŞ OLANLAR Illuminati, ‘Aydınlanmış Olanlar' anlamına gelmektedir. Topluluğun kuruluş amacı cehaletle, baskıcılıkla ve kilisenin dogmalarıyla mücadele etmekti. Her ne kadar asıl amaç, aydınlanarak dinsel dogmalardan uzak, hür düşünceyi ve Newtoncu pozitif bilimin önünü açmak idiyse de, daha sonraları gizli siyasi amaçları olduğu öne sürüldü. İlluminati dünya siyaset tarihinin belki de zaman içerisinde üzerine en fazla komplo teorisi üretilmiş topluluğu halini almıştır.


Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 2
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 3
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 5
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 4
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 7
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 6
Dünyanın Gizemli Tarikatları
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 8
Dünyanın Gizemli Tarikatları
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 10
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 11
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 12
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 13
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 14
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 15
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 16
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 17
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 18
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 19
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 20

Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 21
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 22
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 23
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 24
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 25
Dünyayı Saran Tehlike: İLLUMİNATİ 26

28 Haziran 2012 Perşembe

Türkiye ile Suriye arasında savaş çıkarsa...

Sabah Gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, Suriye ile yaşanan "jet krizi" sonrası iktidar kulisindeki son durumu yazdı ve kritik noktalara dikkat çekti. Yaz tatiline girmeye hazırlanan TBMM'de, iktidar kulisindeyiz. Telefonlar susmak bilmiyor. Adana, Gaziantep, Kilis, Osmaniye, Şanlıurfa'dan arayan arayana. Milletvekilleri, bir yandan vatandaşın "Ne olacak?" sorusuna cevap vermeye diğer yandan jet krizinin arka planını öğrenmeye çalışıyor. Yöre esnafı tedirgin. "Aman çatışma çıkmasın, işlerimiz durur!" diyor. İşte bu mesaj trafiği Ankara'nın, Esed rejiminin saldırganlığına karşı vereceği tepkinin ana hatlarını belirliyor... "Ekonomi boyutu, terör riski, Müslüman ülkeyle çatışma ihtimali, Ortadoğu dengeleri, Türkiye'nin bölgesel imajı, Esed'i destekleyen ülkelerin hesabı" ayrı ayrı masaya yatırılıyor. Son 72 saat içinde gerek Başbakanlık'ta gerekse Genelkurmay'da stratejik analizler de yapılıyor. Kimliği belirli, silahsız Türk keşif uçağını düşmanca tutumla vuran füze bataryalarının nokta operasyonla imha edilmesi seçeneği bile değerlendiriliyor! İşte burası çok önemli. "Tetiği çekeni değil çektireni gözeten bu yaklaşım" anlık tepki verilmesi yerine soğukkanlı tavır almayı gerektiriyor. "Esed'in ve arkasındaki güçlerin oyun planını bozalım. Yerini, zamanını ve yöntemini bizim tayin edeceğimiz misillemeye hazırlanalım" görüşü ağır basıyor. *** Şu bir gerçek ki Türkiye ile Suriye arasında bir savaş muhtemelen kısa süreli olur ama etkileri yıllarca sürer. * Ankara'nın "Yumuşak güç" politikası sarsılır. * Arap Baharı coğrafyasında "ilham kaynağı Türkiye" algısı tersine döner. * Tasfiye sürecindeki Beşar Esed'in siyasi ömrü uzayabilir. * Dikkatler, Suriye'deki katliamlardan Türkiye'yle gerilime çevrilir. * Doğu Akdeniz ısınır. Tek taraflı manevrayla Kıbrıs açıklarında İsrail'le ortaklaşa doğalgaz arayan Rum Yönetimi'nin, "Türkler kaba kuvvet yanlısı" tezi prim yapar. * Kürecik'teki NATO radar üssü nedeniyle rahatsızlığını gizlemeyen İran, Irak, Lübnan ve Suriye'yi kapsayan "şia ekseni" pekişir. * Soğuk Savaş döneminden bu yana Afganistan, Irak ve Libya'yı kaybeden Rusya, "sıcak denizleri kontrol" çabasıyla Esed'e daha fazla sahip çıkar. * Rusya, hem İncirlik'i ve Kıbrıs'ı hem de enerji koridorlarını kontrol ettiği Lazkiye'deki deniz üssünü büyütüp, bölgeye iyice yerleşir. * İsrail, Esed'in yerine ikame edeceği kukla yönetimi bulana kadar mevcut statükodan yana duruş sergiler. Haberin kaynağı » samanyoluhaber.com

7 Haziran 2012 Perşembe

Erdoğan: Kürtaj cinayettir

Başbakan Erdoğan nüfus konferansında bir konuşma yaptı. Sezaryanla doğuma karşı olduğunu söyleyen Erdoğan, "Kürtajı cinayet olarak görüyorum" dedi. Erdoğan, konuşmasında Suriye'deki olaylara da değindi. İlişkili fotoğrafları göster Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kürtajın cinayet olduğunu söyledi. Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programının uygulanmasına ilişkin 2012 Uluslararası Parlamenterler Konferansı oturumuna katılan Erdoğan burada bir konuşma yaptı. Sezaryenle ilgili doğumlara karşı olduğunu hatırlatan Erdoğan, kürtaj ile ilgili ise sert ifadeler kullandı: "Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Buna kimsenin müsaade etme hakkı olmamalı. Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz ha doğduktan sonra öldürürsünüz. Hiçbir farkı yok." 'MAÇ SEYRETMİYORUZ' Erdoğan, konuşmasında Suriye'de yaşanan olaylara da değindi, şiddette kayıtsız kalınmasını sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, konuyla ilgili şunları söyledi: "Biz futbol maçı seyretmiyoruz beyler. Bir dramı, bir trajediyi, maalesef izlemek zorunda kalıyoruz. Burada çocuklar, savunmasız kadınlar, yaşlı insanlar öldürülüyor. Boğazları kesilerek öldürülen insanlar var burada. Bunu mu izleyeceğiz? Bunu mu seyredeceğiz? Buna kimse 'Ben duymadım' diyemez, duyarsız kalamaz. Elini uzatmak durumundadır ve buna mecburuz." Bugün birçok ülke, gelişmiş insan hakları, ileri standartlarda demokrasi ve yüksek refah seviyesiyle yaşarken, maalesef farkına varmadan, sınırlarına sanal duvarlar çekebiliyor. Kendisi için, kendi halkı için, evrensel insani değerleri, demokrasiyi ve refahı bir hak olarak gören ülkeler, yanı başlarında ya da yakın coğrafyalarda yaşanan trajedileri, adeta bir gerilim filmi izler gibi sadece izlemekle yetinebiliyor."

18 Mayıs 2012 Cuma

İlluminati ve masonluk

Yanlış anlaşılan 3 nokta:

1) Görüşlerimin değiştiği yok, bırakın Illuminati'yi Aydınlıkçı felsefe bile insanlığın en üst seviyede yaşaması için birleşmesi gerektiğini söyler, buna göre tek din, tek bir devlet, tek bir millet var olmalıdır. Ama siz tutturmuşsunuz bir "Tek Dünya Krallığı" diye... Illuminati'nin Yahudi olmadığını hala anlayamayıp, en büyük amaçlarının Büyük İsrail'i kurmak olduğuna inanan komplocularsınız.

2) Aydınlıkçılar Illuminati ile savaşmaz zaten, sadece izler, karışmazlar. Ama siz savaşırsanız yardımcı olsun diye bildirge hazırlıyorlar.

3) http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0%C5%9Frakilik



Not: Bana gelince, ben görüş olarak hiçbiri değilim. Dediğim gibi her şeye sorgulayarak ve mesafeli yaklaşırım.




___Konuyla İlgili 12 Tane E-kitap___

İçerik

Aydoğan Vatandaş – Haarp(Kıyamet Teknolojisi)
Aytunç Altındal - Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri
Ergün Poyraz - Takunyalı Führer
Ergün Diler - Şato
Ergün Poyraz - Musa'nın Gül'ü
Ergün Poyraz - Musa'nın Mücahidi
İ.Yaşar Hacısalihoğlu - Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye
Mahir Kaynak/Ömer Lütfi Mete - Erdoğan Operasyonu
Mahir Kaynak - Büyük Ortadoğu Projesi
Nevzat Tarhan - Psikolojik Savaş(Gri Propaganda)
Ömer Lütfi Mete/Mahir Kaynak - Derin Pkk Büyük Oyunun Gizli Kodları
Tuncar Tuğcu - Masonların Saklı Tarihi

İNDİR

(Alıntıdır,tarafımdan derlenmiş ve yüklenmiştir.)

Konuyla ilgili elimdeki e-kitapları topluca yüklemek istedim. Neticede her bir kaynak olaylara farklı bir açıdan bakmamızı sağlıyor.

___6 KİTAP DAHA___



İçerik

Aydoğan Vatandaş - (Armagedon)Türkiye-İsrail Gizli Savaşı
Banu Avar - Böl ve Yut
Harun Yahya - Tapınak Şövalyeleri
Merdan Yanardağ - Bir ABD Projesi Olarak AKP
Serge Hutin - Gizli Cemiyetler

İNDİR
Gizli Dünya Devleti İNDİR 
(http://sionvadisi.net/diger/blog 'dan Alıntıdır.)

___3 Kitap___


İçerik

Antony C. Hutton - Amerikan Gizli Hükümeti (Kurukafa ve Kemikler)
Necip Fazıl Kısakürek - Yahudilik-Masonluk-Dönmelik
Ergun Candan - Antik Mısır Sırları

İNDİR



İNDİR


İndir


İndir

Konuyla İlgili Bazı Linkler

http://mediaexposed.tumblr.com/
http://forum.davidicke.com/index.php
http://michaelsikkofield.blogspot.com/
http://davidrakifeli.blogspot.com/
http://emre1974tr.blogspot.com/
http://dabb-escobar.blogspot.com/
http://selamordaki.blogspot.com/
http://manyetikmavi.com/sozun-ozu/fi...-5-beatles.php
http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php
http://illuminatioyunkartlari.blogspot.com/
http://akademim.blogspot.com/2011/06...embolleri.html
http://melankolikasalet.blogspot.com...max-results=11
http://bunlarbabadanogulanesilherhal...max-results=38
http://islakcimenler.blogspot.com/

LOZAN'DA OYNANAN OYUN




Hılâfet’in ilgasını intaç eden siyâsî manevra. Lozan Konferansı esnasında tezgâhlanmıştır ki, bu hususa dâir işbu eserin birinci cildinde oldukça tafsilât verilmiştir. Orada yazılanları tekrarlamamak için burada plânın mantığını tebarüz ettirmekle iktifa edecek ve okuyucularımızdan o kısmı tekrar gözden geçirmelerini rica edeceğiz.

İsmet Paşa Lozan’a gittiği sırada M. Kemâl Paşa Türkiye’de halife olmak temayülü içinde bulunuyor ve bu temayülü ifâde eden beyan ve hareketleri açıkça icra ve ifâdan ictinâb etmiyordu.

Biraz aşağıda “ilganın fiilen gerçekleşmesi” keyfiyetinin izahı sadedinde bu babtaki faaliyetlerin tafsilâtını nakledeceğiz. Aynı şekilde İsmet Paşa da Lozan’da Hılâfet’in muhafaza edileceği kanaatini uyandıran beyanatlar veriyordu ki,bunlardan bir iki misâli evvelce zikrettik.

İngiliz Hâriciye Vekili Lord Gürzon Hilâfet mevzuunda yeni Türk idarecilerinin takındıkları bu lavn görünce arada bir, onları yoklamaktan da geri durmuyordu.Lozan zabıtları dikkatle incelendiğinde, Lord Gürzon’un kasden bazı islâmî mevzulara temas ettiği, bununla, Türk Başmurahhası’nın hissiyatını yoklamak maksadını lakibettiği açıkça görülür. Bunlardan biri olarak öteden beri “mesned-i hilâfet” kabul edilen “Emânât-ı Makaddese” nin ve bu meyanda meşhur Medine müdafii Fahreddin Paşa’nın emniyyet mülahazasıyla Medine’den İstanbul’a naklettirdiği dinî ve tarihî kıymeti haiz bir kısım eşyanın yerlerine iadesinden dem vuruyor ve bu taleb İsmet Paşa’nm dini bütün bir müslüman ve bir nevi halife murahhası ölçüleri içinde hışımla cevap vermesine sebep teşkil ediyordu.

Bu yoklamalardan sonra Lord Gürzon müzâkereleri çıkmaza sokmuş, sulhun imkânsızlığına dâir beyanlarda bulunmaya başlamıştı. Bununla da iktifa etmeyerek İnönü’nün “müşavir” sıfatıyla Lozan’a götürdüğü meşhur hahambaşı Haim Naüm Efendi’yi İsmet Paşa’ya göndermiş ve “eski taahhüdleri istikametinde kalarak Hilâfeti ilga etmemeleri hâlinde sulhun imkânsızlığı “O’na açıkça söylemişti.

Sulhun gerçekleşmesi için Hılâfetin ilgâsı şart koşulunca,Türkiye’den ayrılmazdan önce bu müessesenin muhafaza edilmek istendiğini bilen,hatla M-Kemâl Paşa’nın halife olmak arzusunu taşıdığına vâkıf bulunan İnönü, “Böyle bir şeye re’sen karar vermek selâhiyetini hâiz (bulunmadığını”söylemiş ve Haim Naum Efendi’yi, mes’eleyi bizzat M. Kemâl Paşa’ya anlatmak üzere Türkiye’ye gitmesini tavsiye etmişti.

Bu sırada M. Kemâl Paşa İzmir’de toplanacak olan ” İktisad Kongresi” nde bulunmak üzere Ankara’dan yola çıkmış ve her gittiği yerde Hılâfeti göklere çıkaran konuşmalar yapa yapa İzmir’e vâsıl olmuştu.İşte, İzmir’e gelmiş ve henüz İktisad Kongresindeki konuşmasını yapmamış bulunduğu bir sırada Haim Naum Efendi kendisine mülâki olmuş ve Lozan’da Hilâfet mes’elesi etrafında teessüs eden karar ve niyeti öğrenmiştir.

Böylece Hılâefet muhafaza edilmek istenildiği takdirde sulhun gerçekleşemeyeceğini anlayan, halbuki tasarladığı inkılâb hareketleri için biran önce sulha nail olmak hususunda dehşetli bir isticali bulunan Kemal Paşa İzmir’de artık mukavemetten vazgeçmek kararına varmış ve bu kararı fiiliyata döken iki icraatı derhal orada gerçekleştirmiştir.

Bunlardan birisi İzmir İktisad Kongresi’nde söylediği ve yol boyunca irad ettiği nutuklarla tezad teşkil etmek üzere Hılâfet’i tahkir eden sözlere yer vermesi diğeri de askerin, yorgunluğunu ileri sürerek silâh altındaki efradın büyük bir kısmını terhis eylemiş bulunmasıdır.

Bununla sûlhü Hilâfet’ten vazgeçmemek kaydıyla gerçekleştirmek istikametinde hareket etmeyeceğini, kısacası Haini Naum vasıtasıyla kendisine teklif edileni kabule meylettiğini fiilen göstermek işlemiştir. Sonra da bu kongreyi idare etmesi mevzubahis olduğu halde, bunu Kâzım Karabekir Paşa’ya terk ve havale ederek geri dönmüştür ki, bu seyahat ve harekât utrzından ileride tafsilatıyla bahsedilecektir

Eskişehir’de Lozan’dan dönen İsmet Paşa’ya mülâki olan ve O’nunla birliktetrenle Ankra’ya gelen M. Kemal Paşa, yolda mes’elenin tafsilatım öğrenmiş veartık Hilâfet mevzuunda tamamen rota değiştirmiştir. Bu değişikliğin fiilî emarelerinden biri de henüz tasfiye edilememiş bulunan Meclis’teki “İkinci Grup ” un zoruyla icra edilen “gizli celse” deki sözlerin en hayali bir kısmını ifşa etmek üzere kasden seyahate çıkmış bulunmasıdır.

O sözler Türkiye’nin Musul mevzuunda daha fazla mukavemeti göze alamayarak yani İngilizlerle harbe cür’et,edemeyerek gerekirse burasından vazgeçmenin lüzumuna dâirdi. Gizli celsedesarfedilmiş bir sözün, izhar edilmiş bir kanaatin, Konya’da gazetecilere alenen ifâdesi ne menem şeydi? Bu sözler binbir entrika ile Lozan’daki konferans müzâkefelerini inkıtaa uğratmış bulunan ve bu taktik ve siyâsetin ne şekil alacağını görmek üzere ses dinlemeye koyulan Lord Gürzon’a karşı uzaktan yükseltilmiş bir nevi teslim bayrağı gibiydi.

Bu teslim bayrağının Türk siyâset ufkunda dalgalanışı nihâî olarak 3 Mart 1924′te Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndevâki’ olacaksa da O’nun sırrı ve gayrı resmîsi daha önce böyle ve defaatle gerçekleşmişti

.Bu andaki taktik “Hılâfet’in ilgası” hususundaki eski taahhüdlere sâdık kalınacağı garanti edilmekle beraber bunun ancak II.Meclis’te gerçekleşebileceğine İngilizler’i ikna etti.

İşte bu gibi sebeplerle ortaya çıkan bu teslim oluşun bâtını veçhesine daha fazla yer vermek imkânı -şimdilik- mevcud olmadığından zahirde cereyan eden ve Hılâfet’in ilgâsıyla neticelenen hâdiselerin panoramasını takdim etmek istiyoruz…….

Kaynak:Lozan Zafer Mi Hezimet Mi Cilt 3 – Kadir Mısıroğlu

İLLUMİNATİ çocuklarada bulaştırdılar


İlluminati'nin Akrabalığı



BU KİŞİLERİN AKRABA OLDUĞUNU BİLİYORMUYDUNUZ!?..KAYNAK;İNGİLTERE TARİHİ AKRABALIK CEMİYETİ...PLAYBOY'UN SAHİBİNDEN KAZIKLI VOYVODAYA KADAR UZANAN SİMALAR. VE BU SOYUN DAYANDIĞI HANEDANLIK

videoyu izleyin

http://www.facebook.com/video/video.php?v=198294740258109

Mezhep İmamları deyip geçmeyin.. Önce araştırın iyice..


 
O Adamlar ki Selam olsun onlara... Kur-an ı ezbere bilirler.. hafızalarında Binlerce Hadisi ezbere tutarlardı.. Önüne versem okumaya kokarsın o kişilerin ALLAh ın izni ile akıllarında tuttukları bilgileri...

İşte onlar bir işe bakar iken tüm bu bilgi süzgeçinden geçirirlerdi işi.. Şimde sen ey kişi.. daha ezbere bir kaç ayet bilirken

NE DEMEYE HADDİNİ AŞIYORSUN.. DUR HELE... DAHA DUR BİR SAKİN OL... Bu yol uzun bitmez.. az bir bilgi ile hemen göklere çıktım çözdüm zannetme yanılırsın..

DÜŞÜŞÜN ÇOK SERT OLUR VE ÇOKÇA AĞLARSIN..!!!

Ünal Şafak Ekmekci (Şaman Simyacı)

İntikam duygularım






Hiçbiri kişisel bir sorun değildi benim için. 28 Şubat süreci devam ederken öfke doluydum.

Ülkemin maruz kaldığı muameleye isyan ediyordum. Tek tek bildiğim ve gördüğüm hikâyelerde, masum ve savunmasız insanlara yapılan haksızlıklara, zulümlere tahammül edemiyordum. Geri, ilkel bir devlet haline gelişimize kızıyordum. Kaba gücün hakim olmasına, entrikalarla, tezgâhlarla ortalığa nizam veren ahlâksızların sözünün geçer akçe haline gelmesine dayanamıyordum. İntikam duyguları ile doluydum; çünkü ülkeme ve gelecek nesillere karşı sorumluluk taşıyordum. Sorumluluğunuzun gereğini yerine getiremezseniz, öç alma duygularınız büyür. Ortada görülmemiş bir hesap dururken. Üstelik bir güzel ismi de "Müntakîm" olan Allah'a inanıyorum.Hâlâ aynı duygularla doluyum. 15 yıl boyunca, 28 Şubat'ın faillerine ve destekçilerine karşı intikam duyguları besledim. Bu hesabın ahir ömrümde kapanmayacağı endişesi, intikam duygularımı azaltmadı. 28 Şubat'ın anlı-şanlı generallerinin, sivil toplum bezirganlarının, anlı şanlı kalemlerinin insan içine çıkamayacak hale gelmesi, öfkemi dindirmedi.Ben rövanşın alınmasını istiyorum. Bu milletin âhının darbecilerde kalmamasını, intikamının alınmasını bekliyorum. İtiraf ediyorum: Darbeler tarihimizin en pespaye darbesinin mahkeme önüne gelmesi, bu ülkenin vatandaşı olarak beni mutlu ediyor. 28 Şubat döneminde devlet, ordu, medya, sendikalar işbirliği içinde dev bir suç örgütüne dönüştü. Bu suçların tamamının aydınlanmasını, suçluların en ağır cezalara çarptırılmasını bekliyorum. "Dar tutulsun", "cadı avına dönüşmesin" itirazlarına da bozuluyorum. Kim suç işlemişse, kim bu insan hakları katliamında rol almışsa karşılığını alsın. Müstehakını bulsun. Nereye uzanıyorsa gidilsin. Benim gibi intikam duyguları ile son 15 yılı geçirenlerin yüreği soğusun.Ben intikam istiyorum. Hem de en şiddetlisini... Neden mi? Çünkü Türkiye'nin şu rezil darbeler döneminin bir daha açılmayacak şekilde kapanmasını istiyorum. Elindeki silahı, üstündeki üniformayı, oturduğu makamı amacı dışında kullanan, çevresindekilerin gazı ile baştan çıkan zorba darbecilerden bu ülkenin artık kurtulması lâzım. Bana düşen darbecilere ve darbeye karşı öfkemi göstermekten ibaret. İntikam duygularımı görsünler, bu ülkeye ne kadar kötülük yaptıklarını, insanları nasıl çileden çıkardıklarını anlasınlar.Hepimizin intikam alma hakkı var. Meşrû ve insanî bir hak bu. Ben duygularımı ifade ederek intikamımı alıyorum. Doğrudan zarar görenler davaya müdahil olarak intikamlarını alacaklar. Hukuk devletinde yaşıyoruz. Bizim adımıza hesabı yargı soruyor. Bizim adımıza gözleri bağlı yargının devreye girmesi, doğal intikam duygularımız yüzünden. Hukukun en temel prensibidir: "İnsan kendi davasının yargıcı olamaz." Çünkü intikam duyguları ile ölçüyü kaçırır. Ben intikam duygusu ile hareket edeceğim, adalet dengeyi bulacak. Kararı ben değil yargıçlar verecek.28 Şubat, işbirlikçileri ile birlikte en geniş kadrolu darbe olarak yapıldı. Batı Çalışma Grubu etrafında savcılığın yürüttüğü soruşturma, devlet içinde oluşturulan bir çeteyi hedef alıyor. Tutuklamalar sanıldığı kadar genişlemez. Yasaları dolanıp ahlâk kurallarını çiğneyen bir sürü güç ve iktidar sahibi hâlâ hayatta. BÇG bir fitne ve fesat merkezi idi. Deşifre edilmesi işbirlikçilerinden oluşan geniş bir listeyi önümüze delilli-ispatlı olarak çıkartacak. Onları da kamuoyu yargılayacak.İntikam çok güçlü bir duygu. İnsanı diri ve tetikte tutuyor. Üstelik gözlerde çakmak çakmak biriken mağdurun öfkesi, haksızlık yapmaya niyet edenleri durduruyor.28 Şubat'ın rövanşı alınıyor. Ne güzel! Bu dünyada alacak verecek kalmıyor.

AYASOFYA

 
Ey İslam'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya! 
Şerefelerinde fethin, Fatih'in şerefi, 
Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!... 
Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?

Hani minarelerinden göklere yükselen,
Ta maveradan gelen ezanlar?...
Hani o ilahi devir, ilahi nizamlar?...

Ayasofya ses vermiyor,
Ayasofya bir hoş,
Ayasofya bomboş!...

Hani nerede?
Şu muhteşem minberde,
Binlerce erin baş koyduğu şu temiz yerde,
Şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?...

Ayasofya! Ayasofya!...Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...

Hani nerede?
Gönüllerden kubbelere,
Kubbelerden gönüllere
Gürül gürül akan Kur'an sesleri?...
Kur'an sesleri dindirilmiş,
Müslümanlar sindirilmiş!...
Allah-Muhammed-Hülafa-i raşidinin
İsimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!...

Fethin, Fatih'in mabedinden kitab-ı mübini,
Bu ulu dini kaldıran kim?
Dinimize, imanımıza saldıran kim?
Mabedimin göğsüne uzanan namahrem eli,
Kimin elidir?!...
Söyle Ayasofya, söyle.
Seni puthane yapan hangi delidir?!...

Elleri kurusun, dilleri kurusun!
Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...

Ayasofya,
Ey muhteşem mabet;
Gel etme,
Bizi terketme!...
Bizler, Fatih'in torunları, yakında putları devirip,
Yine seni camiye çevireceğiz...

Dindaşlarımızla,
Kanlı göz yaşlarımızla,
Abdest alarak secdelere kapanacağız,
Tekbir ve tehlil sadalarıboş kubbelerini yeniden dolduracak
İkinci bnir fetih olacak,
Ezanlar bu fethin ilanını,
Ozanlar destanını yazacaklar...

Putperest Roma'ya yeni bir mezar kazacaklar, sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen ezan sesleri fezaları yeniden inletecek! Şerefelerin yine Allah'ın ve O'nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed'in aşkına, şerefine ışıl ışıl yanacak; bütün cihan Fatih Sultan Mehmed Han dirildi sanacak!...

Bu olacak Ayasofya,
Bu muhakkak olacak...
İkinci bir fetih, yine bir ba'sü ba'delmevt...
Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır,
Ayasofya, belki yarından da yakın!...